28 Mart 2014 Cuma

Hayatın Tadı

Bursa olay tv hayatın tadı Şaban akbaba 14-18. dakikalarda benden ve öğrencilerimden öğrendiklerimden bahsettiler....src='http://olaytv.web.tv/embed/c3bcae6nouq' frameborder='0'></iframe>

14 Şubat 2014 Cuma

öğrencilerimden öğrendiklerim: ÇOCUK EDEBİYATI

öğrencilerimden öğrendiklerim: ÇOCUK EDEBİYATI: Çocuk edebiyatı ürünleri, çocuğa görelik ilkesine uygun olmalıdır. Çocuklar bedensel, düşünsel, duygusal ve hayalgücü özellikleri bakımı...

ÇOCUK EDEBİYATI

Çocuk edebiyatı ürünleri, çocuğa görelik ilkesine uygun olmalıdır. Çocuklar bedensel, düşünsel, duygusal ve hayalgücü özellikleri bakımından yetişkinlerden ayrılır.
Çocukların görsel, sözel ve işitsel ürünlere verecekleri tepkiler onların yaş ve gelişim özelliklerine bağlıdır. Çocuğun değişik yaş dönemlerinde kendi dil evrenine uygun algıları, ilgileri, kavramları, duyguları, hayalleri, ihtiyaçları ve beklentileri farklılaşır. Bu farklılaşma 20. yüzyılda gelişim psikolojiyle incelenmiş, çocuk gerçekliğinin daha kapsamlı anlaşılması sağlanmıştır. Yazarlar çocuk edebiyatı ürünlerini üretirken, çocuk gerçekliğini dikkate almak, çocuğa göre olan estetik uyaranlarla onları buluşturmak durumundadır.
Yüzyılımızda, çocukların toplumda ayrı bir yer edinmesine yol açan önemli bir gelişme, burjuva demokrasilerinde bireye tanınan önemle birlikte psikoloji gibi kişiliğe yönelik bilimsel inceleme alanlarının gelişmesi olmuştur. Bu konuda özellikle Montessori, Pestalozzi ve Makarenko gibi eğitimcilerin, Sigmund ve kızı Anna Freud gibi psikiyatristlerin ve Piaget gibi psikologların çalışmaları, çocuğun kendine özgü bir dünyası olduğunu, çocuğun çevresini ve gerçeği algılamakta ve değerlendirmekte yetişkinden çok farklı duygusal ve bilişsel yaklaşımlar kullandığını göstermiştir. Kısacası anlaşılmıştır ki ne yetişkin büyümüş çocuktur, ne de çocuk büyümemiş bir yetişkin. Her ikisi de kendilerini ve dünyayı birbirinden çok farklı algılayan insanlardır.? (Vassaf, 1984)
Sedat Sever (2003:21), çocuk gerçekliğinin bilinmesi için, yaşlarına göre cevaplandırılması değişen bazı soruları sıralar.
Çocuklar nelerden hoşlanır, nelere güler?
Heyecanları nelerdir? Nelere üzülür?
Arkadaşları ve çevresiyle neleri paylaşmak ister?
Neler, nasıl paylaşılırsa sevinç ve mutluluğu artar, onun coşkusuna yenileri eklenir?
Onu örseleyen, onun yeteneklerini körelten, gizil güçlerini solduran olaylar nelerdir?
Çocuklar hangi ortamlarda yeti ve yeteneklerini bütün doğallığı ile yaşama geçirirler?
Onun yaşam sevgisi nasıl beslenir?
Çocuklarla yaşamın hangi sorunları paylaşılmalıdır?
Onlar, sorunların çözümüne nasıl ortak edilmelidir?
Farklı toplumsal ve ekonomik koşullarda yaşayan çocukları ortak duyarlılıklarda
buluşturan temel öğeler nelerdir?
Çocuk duyarlılığının evrensel boyutları nelerdir?
Bu sorulara verilecek cevaplarda, çocukların yetişkinlerden farklı hayallere ve duyarlılıklara sahip olduğu, onların sevinç ve üzüntülerinin yetişkinlerinkilere çoğunlukla uymadığı görülecektir. ?Sanatçının, çocuğa ilettiklerinin ya da çocukla paylaşmak istediklerinin, çocuğun dünyasında yaratacağı etkiyi ve bu etkinin sonuçlarını önceden kestirebilmesi gerekir.? (Sever, 2003:23)
Çocuk edebiyatçısı çocuğun dünyasına girmeli, çocuğu da kendi dünyasına, yani edebiyatın içine çekmelidir.? (E.Öz, Akt. Nas:2004:38)
R. Nas (2004:91), çocuğa göre olan metnin özelliklerini şöyle sıralar: Tümceler kısa, yalındır. Dil yetkindir. Türkçenin zenginliğini, olanaklarını kullanır, yansıtır. Anlatım canlı, akıcıdır. Düşünce ve duygu eğitiminde iyi bir araçtır. Sanatsal değer, şiirsel duyarlılık taşır.
H. Yurttaş (Akt. Nas:2004:92) da metinlerin çocuk gerçekliğiyle ilgili olması gerektiği görüşündedir: Çocuğun düşlem gücüne seslenen, onun rahatça ve tat alarak okuyup anlayabileceği dili ve anlatımı kendinde barındıran, ilgi duyabileceği konuları işleyen, onun duygu ve düşüncelerini besleyen, kurgusu ve olay örgüsü karmaşık olmayıp onun kavrayabileceği bir düzende olan metinler çocuğa göre metinlerdir.
Çocuk edebiyat ürünlerinde çocuğun ilgi ve ihtiyaçları, dilsel, kişisel, cinsel ve bilişsel özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Yaş grupları gözetilerek konu seçilmeli, olay örgüsü düzenlenmeli, metnin iletisi sunulmalıdır.
Çocuklar ve gençler, yaş düzeylerine uygun ne kadar çok kitap okurlarsa, yetişkin olduklarında da kitap okuma alışkanlıklarını artırarak sürdürecekleri unutulmamalı.
Çocukların edebiyat ürünlerini yaş gereği algılamaları ile bireysel ayrılıklara dayalı algılamaları birbirinden farklı şeylerdir. Çocukların yaşadıkları aile ve çevre, sanat ürünleriyle karşılaşma sıklığı, aldıkları eğitim onların gelişim düzeylerini belirler. Çocukların gelişim düzeyleri ile sanatsal beğeni düzeyleri arasında paralellik vardır. Sanat ve düşünme eğitimiyle karşılaşmamış çocukların sanat eserinin anlam katmanlarını kavraması mümkün değildir.
Ayrı sınıfsal ve sosyoekonomik ortamlardaki çocukların her kitaptan aynı biçimde etkilenmesi beklenilmemelidir.

Çocuğa Görelik ve Çocuksuluk
A. Yörükoğlu (1984: ), "Çocuk edebiyatı çocuksu edebiyat değildir."diyor.
Çocuksuluk sözcüğü, çocuk edebiyatı bağlamında ?çocuk gibi, çocukça olan, çocuğa benzeyen? anlamında değil, yetişkinler tarafından yapılan ?önem verilecek değerde olmayan, kolay iş anlamında kullanılmaktadır.
Çocuğa görelik onun ilgilerini, gereksinimlerini, dil evrenini göz önünde tutmayı, hazırlanacak okuma metinlerini bunlarla örtüşmeyi zorlar. Çocuksuluk tam tersine dilin acemice kullanımı, daha doğrusu anlatımda ilkelliktir. (E. Özdemir, Akt. Sivri2005:74)
Çocuk gerçeğini, alımlama kapasitesini dikkate almadan yazılan, dil ve anlatım bakımından niteliksiz yayınlar çocuklara zarar vermektedir.
Çocuğun dil ve anlam evrenine uygun olmayan, yapay ve çocuksu bir biçemin kullanıldığı kitaplar, anadili sevgisinin ve bilincinin gelişimini engelleyici bir etken olarak görülmelidir.? (Sever, 2003:11)

Çocuğa Görelik ve Düşgücü (Hayalgücü)
“Düşgücü, bilgiden daha önemlidir, çünkü bilginin sınırlı olmasına karşılık, düşgücü tüm dünyayı kucaklar.” Einstein

Hayalgücü (düşgücü), insanın en ayırt edici yeteneklerinden biridir. Küçük büyük herkesin hayal (düş) kurma becerisi vardır.
Düş sözcüğü, rüyanın karşılığı değil. Gözler açıkken görülen düş sözkonusu.
Düşgücü insanoğlunun sahip olabileceği en büyük zenginliktir. Düşgücümle yolculuklara çıkabilirim; çıkıyorum. Yalnız coğrafyada değil, tarihte de. Yalnız tarihte de değil, insanların iç dünyalarında da. Gerçekliğin gerçeğine, özüne varmak için bu düşgücüne gereksinmemiz var.? (Edgü, 2007)
?Hayal kurmak belki de dünyanın en politik, en isyankâr, en devrimci kalkışmasıdır.
Çünkü hayal kurmak, insanın kendisiyle beraber tüm toplumun ve dünyanın da halihazırda süregiden durumundan hoşnut olmadığını, başka türlü bir hayat arzuladığını ve başka türlü bir hayat için mücadele ettiğini gösterir.? (Güney, 2007:58) M. Sade'nin dediği gibi, "Hayalgücü düzenin düşmanıdır."

Çocukların gerçeği anlamaya ve bilmeye yönelik hayallerinin önündeki en büyük engel görselliktir. Çocukların görsellikle yeteneklerinin köreltilmesi, onların hayal gücüyle verimli ürünler sunmasını engellemektedir. Görsellik, hayal gücü ve yaratıcılığı besleyen en önemli kaynaklardan biri olan oyunu da ortadan kaldırmaktadır. ?Daha çok oynayan çocukların hayal gücü daha geniş, daha yaratıcı, esnek, uyumlu, becerikli, dil gelişiminde daha ileri, derslerde daha başarılı, daha paylaşımcı, saldırganlık ve düşüncesizlikten uzak ve anneleriyle daha güvenli ve yakın ilişkiler kurabilen bireyler olduğu kesinlik kazanmıştır. 
"Oyun küçük çocuklarda yaratıcı düşüncelerin ortaya çıkmasını da sağlar." (Yazgan, 2004)
Çocukların hayal güçlerini geliştiren bir başka kaynak da çocuğa göre olan edebiyat metinleridir. "Çocuk düşleriyle vardır ve bu düşlerle eğitilebilir. " Çocuğun düş dünyası yetişkinlerden çok farklıdır. Kendi mantığıyla koşutluk göstermesi nedeniyle çocuklar masalsı olan, olağanüstü, usdışı olayları içeren kitapları okumaktan büyük keyif alırlar Bu bakımdan çocukların düşlere, düş kurmaya yetişkinlerden daha fazla gereksinimi vardır." (Dilidüzgün, 2003:37,38) (Ayrıca bakınız : Masalların Çocuğa Göreliği, s. )
Toplumun ve sistemin kurallarıyla yok edilmeye çalışılan hayal gücünün diri ve sürekli olması için masal, fabl, mitolojik öyküler, bilim kurgu, fantastik gibi düşsel öyküler içeren kitapları okumaları yönünde çocuklar özendirilmelidir.
Metinler, hayal kurdurucu olmalı, herkesin bildiğini bir başka biçimde düşündürme olanağı sunmalı. Bir gerçeği çocuğa dayatmak yerine onun hayal gücünü geliştirmeye ve pekiştirmeye yönelmeli; metinler, açık uçlar bırakarak okurun farklı seçeneklere ulaşabilmesini sağlamalıdır.
"Kendine güvenin, dayatılanla değil, hayallerin peşinde koşarak kazanılacağı unutulmamalıdır." (Akal, 2008)
Kitaplar, çocukların kavrayışını ve hayal güçlerini aştığında onların ilgisini çekmeyeceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Kitaplardaki resimler, çocukların hayal güçlerini geliştiren bir başka uyarandır.
?Çocuklar kitaplardaki resimlerle dünyadaki gerçek görüntüler arasında bağ kurmaya çalışırlar. O bağ ile hayal güçlerini zenginleştirir, kendilerine yeni hikâyeler yaratır, oyunlar oynarlar.? (Erdal, 2007:405)

kaynakça :
Aslanoğlu Kaan, Memleketimden Karakter Manzaraları, .İtaki Yay. İst.2006
Atayaman Veysel, "Çizgi Film ya da Şiddetin Gizlenmiş Kaynağı", Varlık sayı:919, İstanbul,1984
Işıtan Sonnur,Resimli Çocuk Kitaplarının Benlik Kavramıyla İlgili Konuları
Nas Recep,2004. Örneklerle Çocuk Edebiyatı, Bursa Ezgi Kitabevi.
Yörükoğlu Atalay, 1983 Çocuk Ruh Sağlığı, Ankara: İş Bankası Kültür Yayınları...
16/02/2014 Pazar günü saat 12:30-14:30 arası yapılacak olan veli toplantısında konu etraflıca işlenecek olup, tüm velilerin katılımını rica ederim..Gürsel Özkan

17 Ocak 2014 Cuma